{ "title": "Sanal Anjiyo", "image": "https://www.anjiyo.gen.tr/images/sanal-anjiyo.gif", "date": "19.01.2024 08:45:29", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "Sanal anjiyo, kasıktan atardamara girilmeden, damardan koroner damarlara giden katater kullanılmadan gerçekleştirilen ağrısız ve son derece uygun bir yöntemdir. Kalp ve damar hastalıklarının hızla artması nedeniyle, bu alanda erken teşhis giderek daha önemli bir hale gelmiştir. Compüterize tomografi (CT) sayesinde gerçekleştirilen koroner anjiyografi, teknolojinin sağladığı kolaylıklardan biri olarak insanlığın hizmetindedir. Sürekli yeni gelişmelerin yaşandığı tıp alanında, CT en önemli gelişmeler arasında yer almaktadır. Son derece güvenli olan tetkik hazırlıklarla birlikte en fazla 20 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanmaktadır. Anjiyo koroner arter hastalıklarının teşhisinde altın standart olarak tanımlanmaktadır. Fakat bu konuda elde edilen bilimsel verilere göre, girişimsel anjiyografi uygulanmış hastalarda %20-25 oranında koroner arterlerde anormallik tespit edilmemiştir. Bu verilere göre hastaların %70 oranında girişimsel tedaviye ihtiyacı olmadığını belirlemiştir. Bu sonuçlar girişimsel anjiyonun bazen hastalara gereksiz yere uygulandığının bir kanıtı olabilir. Günümüzde uygulanan klasik anjiyo ve sanal anjiyo karşılaştırmasını yapan bilimsel araştırmalarda bulunmaktadır. Alınan sonuçlar oldukça uyumludur.

Sanal anjiyo sonuçlarının doğruluk oranı

Sanal anjiyo koroner damarlardan verilen kontrast maddenin damarlardaki akışını tomografik olarak görüntülenmesiyle gerçekleştirilir. Bunun herhangi bir yan etkisi olmadığı gibi, kısa sürede acısız olarak tamamlanır. Bunun sonucunda güvenilir sonuçlar alınabilir. Özellikle son yıllarda daha fazla rağbet görmeye başlayan bu yöntemle, yüksek kaliteli görüntüler alınmaktadır. Diğer görüntüleme tetkikleri gibi bunun da gerektiği zaman kullanılması gerekir. Klasik anjiyo mükemmel görüntüleme olanağı sunsa da sanal anjiyo kullanımı hızla artmaktadır. Yeni geliştirilen cihazlarla yapılan sanal anjiyoda hastaların %90-98'inde kabul gören görüntüler elde edilmektedir. Bu yöntemin miyokard sintigrafi ve efor testiyle kıyaslanması halinde, daha başarılı olduğu söylenebilir.

Sanal anjiyo ve klasik anjiyo arasındaki farklar

Sanal anjiyo kansız anjiyo, 10 saniyede anjiyo gibi isimlerle anılmaktadır. Bununla koroner damarlardaki tıkanıklık ve damar sertliği gibi veriler başarılı şekilde alınmaktadır. Kısa sürede ve damara bile girmeden vücutta tüm damarların görüntülenmesi mümkün olmaktadır. Yöntemin %100'e yakın bir güvenilirliği bulunmaktadır.

Sanal anjiyo aynı zamanda konforlu ve hızlı bir tanı yapma olanağı sağlamaktadır. Kol damarından verilen kontrast maddeyle, koroner damarlar içindeki akış tomografik olarak görüntülenmektedir. Ancak sanal anjiyo damarlardaki darlığı belirlemesine rağmen, darlık derecesiyle ilgili ayrıntılı bilgi vermez. Böyle bir şüphe olduğunda, hastaya klasik anjiyo yapılması gerekir.

Klasik anjiyo kasık ve koldan atardamarlara yerleştirilen kataterle uygulanan kontrast maddeyle damarların görüntülenmesini sağlar. Bununla koroner hastalıkların tanısı %100 oranında yapılır. Bu işlem hazırlıklar dahil yaklaşık yarım saatle bir saat arasında sürer. Hastalar en az 24 saat gözlem altında tutulur. Bu süre sanal anjiyoda 10 saniyede tamamlanır. Eğer koroner arterlerde sorun belirlenmemişse, klasik anjiyo gibi güvenilir tanı olanağı sağlar. Her iki yöntemde kullanılan kontrast madde birbirine benzese de hastanın aldığı radyasyon oranı sanal anjiyo uygulamasında daha düşüktür.

Sanal anjiyo riskli midir?

Sanal anjiyo işleminin tıbbi açıdan çok düşük oranda riski olabilir. Bu işlemde kullanılan kontrast madde nedeniyle oluşabilen alerjik reaksiyonu kapsar. Alerjik yapıda olan kişiler bunu uygulamadan önce doktora bildirmelidir. Bu maddenin içindeki radyasyon oranı oldukça azdır. Bu oran insan sağlığına zarar vermeyecek düzeydedir. Damardan giriş yapılmadığından, klasik anjiyoda olduğu gibi damar hasarı riski oluşmaz. Bu yüzden sanal anjiyonun zararsız bir işlem olduğu söylenebilir. Kısa sürede damarlardaki tıkanıklık ve daralma tespit edilebildiğinden, bu nedenle ortaya çıkabilecek hastalara karşı, kalp krizine karşı riskler azaltılmaktadır. Kalp hastalıklarında erken teşhis yapılması ölüm riskini oldukça düşürür. Erken teşhis kalp hastalıklarında %50 oranında ölümlerin azalmasına yardımcı olur.
" } ] }